Bu bir iç dökme yazısıdır


Ana okuluna başlamasıyla,son 1 aydır bitmeyen hastalıklar,hastalıklar sebebiyle karşılıklı bozulan sinirler ve bozulan sinirler sebebiyle hem fiziksel hem psikolojik yorgunluk...Yine okul dolayısıyla her gün değişen  duygu durumları,inatlaşmalar ve tüm bunlara göğüs germeye çalışan hamile,hormonal,bitik ve tükenmiş bir anne...

Çocuk sahibi olmak,insanın kendine uyguladığı en büyük testlerden biri sanırım.Sabrın en son nereye kadar devam edebileceğini ve gerçekten nasıl bir insan olduğunuzu görmeniz için,çocuk sahibi olmak şart!Bu sanki evrenin bir tür bizimle dalga geçme şekli.Bu kadar sevip bu kadar sizi zorlayan bir varlık nasıl var olabiliyor hala anlamış değilim.Sanki bu kadar zorlayacağı için,içimize ekstra ve normal olmayan bir sevgi enjekte ediliyor,böylece ne kadar ağlayıp zırlasanızda,o gıcık varlığa baktığınızda saçma bir şekilde içiniz gidiyor.

Bu tuhaf varlık,sanki sizin tüm zayıf noktalarını biliyor ve ona göre özel olarak üretilmiş gibi...
Uykusuz kalamam diyorsun,en uyku problemli çocuk doğuyor eline...Ağlayan çocuklara tahamülüm yok diyorsun,buyur sana en mızmızı...Benim kurallarım olacak diye atıp tutuyorsan hele,en çok sen uğraşacaksın,çünkü emin ol tüm o kafanda belirlediklerin alt üst olacak,kaba tabirle,tükürdüğünü yakayacaksın,garanti ediyorum.

Geçen hafta yeter dedim,bırakıyorum anneliği çünkü belli ki beceremiyorum.4 gün önce melek olan çocuk,nasıl olurda bir anda bir deliye dönüştü nerede yanlış yapıyorum anlamıyorum?

Dönem dönem Emir'in heyheyleri bizi ziyaret ediyor,biliyorum,genellikle uzun hastalıklar veya değişimler  sonrası oluyor bu durum...Yani kendisine hak vermek için hep bir bahanemiz var anlayacağınız.Anneanne diyorki,hastalık sonrası çocukların huyu değişir,babası diyorki çocuk sıkıldı, biz hastayız diye hep evdeydi,ben diyorum ki okula başladı ne olduğunu anlamaya çalışıyor,başkası diyorki iki yaş sendromu geçer bir kaç güne sakinleşir...E tamamda,kendisinin bu kadar bahanesi var ama bizde bunu kaldıracak kadar sabır var mı?Hepimiz insanız sonuçta,anneyiz babayız diye süper kahramana dönüşemedik.Bir kaç olaydan sonra 'aaa yeter' diyorsun.Onun duyguları,değişimleri,psikoloji var da bizim yok mu?

Adam hasta oluyor,benim canım ondan daha çok acıyor,endişelenmenin son raddesini her saniye yaşayıp kendimi yiyip bitiriyorum,her dediğini yapıp mutlu etmeye çalıyorum,yine sinirleri bozulan her nasılsa o oluyor.

Bana virüslerini bulatırıp perişan ediyor,ayakta durucak halim yokken,o iyi hissetsin diye onu ben yıkıyorum ben yatırıyorum,hayatımıza devam etmeye çalışıyorum ama yinede beyefendinin yeteri kadar kendisiyle ilgilenemedim diye morali bozuluyor.

Okula başlatıyoruz,eğlensin,gelişsin,sosyalleşsin diye...aman bir ilgi bir alaka hepimizde...Sınıfta 100 tane öğrentmen bu veletlerin peşinde dört dönüyor,yok efendim psikologlar duygu durumlarını inceliyor,biz anne babalar,anneanne,babaannler aşağıda hazır ol'da bekliyoruz,olurda moralleri bozulursa hemen müdahale edebilelim diye.Okula nasıl daha kolay alışabileceği ve ne şekilde daha çabuk adapte olabileceği ilgili bir milyon kişi iş birliği yapıp stratejiler geliştirip,çok ciddi toplantılar düzenliyoruz.Fakat ne oluyor?Beyefendi yine mutsuz.E ne oldu da 2 hafta herşey harikaydı,okula zıpyarak gidiyordukda,bir anda ne değişti?

Ben size ne değiştiğini söyleyeyim..Bizim bu kadar hassas davrandığımız,ince düşündüğümüzü ve gözlerinin içine baktığımızı farkedip,bunu bir güzel kullanmaya karar verdi.

Geçen haftalarda bir gün okuldaki halimizi görmeliydiniz..Asansörle yukarı çıkacak,bende aşağıda bekleyeceğim,haftalardır olan şey bu.Fakat o gün Emir nasıl ağlıyor biliyor musunuz?Sanki adamı işkenceye gönderiyoruz,inanın en acılı filmi çeviriyoruz o 5 dakikada.Dışardan görenlerin içi sızlıyor,ben bitmiş durumdayım,Emir'İn önünde ağlamak için kendimi zor tutuyorum,öğretmenimiz psikoloğu çağırıyor,nasıl bir yol izlemeliyiz diye düşünecekmişiz.

Birlikte çıkmaya karar veriliyor.Daha ben asansöre adımımı atar atmaz o işkence gören çocuk gidiyor,artık oyun odasında elinde boyasıyla gülücükler atan,istediğini başarmış bir tip var.Psikolog geliyor,bir kaç şey konuşuyoruz,sonuç olarak suçlu yine ben oluyorum,e tabii şaşırmıyorum,ne yapsam yaranamıyorum sonuçta.Neymiş,ben tabii ki sarılıcakmışım,ilgilenicekmişim ama daha kararlı olacakmışım,benim duygusallığımı kullanıyormuş filan.Ben tabii dayanamıyorum,ağlamaya başlıyorum.Hormonlar işin içindeyken,güçlüymüş gibi gözükemiyorum,elimde olmadan saçma sapan ağlıyorum.

Güle oynaya,öpücüklerlerde çıkıyoruz okuldan,arabaya biniyoruz uyuzlaşıyor yine.Markete gidelim,dedeye gidelim,anneanneye gidelim,arabadan inmiyeceğim,yukarı çıkmayacağım........Ağlıyor ağlıyor.Saçımı başımı yolmak üzereyim,sakin olmaya çalışıyorum,artık sinirden başıma ağrı giriyor.

Hafta sonu geliyor.Emir bu aralar gergin,ben bi değişik bi plan yapıyım diyorum,moral depolasın.Tam iki saatte Florya'ya Aqua Park Akvaryum'a gidiyoruz.Bizim ki çok mutlu,o mutlu ya bende mutluyum.Harika bir gün geçiriyoruz.yine yaklaşık iki saatte dönüyoruz.Yolda uyuyakalıyor bizimki.Elimizde balıklı balonlar ve resimlerimizle eve ulaşıyoruz,haspam uykusunu alamadığı için huysuz uyanıyor.Huysuz ki ne huysuz,hiç bu kadarını görmediğim kadar huysuz.Deliler gibi ağlıyor,beni çarpıntı tutuyor,komşular camdan bakıyor.Bizimki yerde,bildiğin yerde.Ben bu çocuğu tanımıyorum,yemin ederim ki benim değil!Hamileliğim ilerlediği için,kucağıma alıp yukarı da çıkaramıyorum,belim ve karnım taşımıyor artık 14 kiloyu.Bir şekilde çığlıklarla çıkıyoruz yukarı,eve geldiğimizde ağlamaya devam ediyor.Yere oturuyorum son kalan sabrımla,sarılıyorum ona,kucağımda hayatı sönmüş kadar içli içli ağlıyor.Bir anda telefon çalıyor,dikkati dağılıp susuyor.Sonra Baby TV'yi açıyorum,iyice kafası dağılıyor,sakinleşiyor gibi.Allah Baby Tv'den razı olsun.Koltuğa yatıp,bir sonraki hamlemi düşünmeye başlıyorum.Yemek yedirsem kızar mı?Yatırsam uyur mu?Saat 5 oluyor bir şekilde,babası geliyor.'Al çocuğunu yalvarıyorum ve bir şekilde yok et,ne olur bir kaç saat görmek istemiyorum' diyorum.Babaanneye gidiyorlar,bende evde rahat rahat ağlayıp sakinleşiyorum.Geliyor bir kaç saat sonra.Sırıtark sarılıyo bana.Kokluyorum boynunu,bu gıcığı özlemiş olduğuma hayret ediyorum.

Bu lanetli haftaları takip eden günlerde,Emir biraz daha sakinledi,fakat 'hayır' ları hala duruyor.Bizim sinirlerimizi test etmeye devam ediyor.Neyse ki anneanne imdadımıza yetişti ve ben psikolojimi ve fiziksel gücümü biraz toparladım.

Bunları yaşarken,ikincinin yolda olduğunu düşününce ben heralde kafayı yedim diye düşünüyorum.Bir taneyle başa çıkamıyorum,ikinciyle ne yapıcam diye panik atak geçiriyorum.Hele ki bu aralar geceleri uyuyamıyorum düşünmekten.

Bu uzun, iç dökme yazımı hala okuyorsanız,teşekkür ederim:) Bütün annelere sabır,tahamül ve güçlü sinirler diliyorum.Sonrada diyorum ki,yeterki sağlıklı olsunlar da,istiyorlarsa canımıza okusunlar.Yeter ki mutlu olsunlar......Ne biliiim işte....Elif Doğan'ın dediği gibi 'Annelik Her Zaman Toz pembe Değil'  :)