Son bir haftadır,geri sayıma başlamak istiyorum.Emir’in
doğumgününe 29 gün kaldı-28 gün kaldı diye saymak istiyorum,kutlamalar başlasın istiyorum.Fakat olmuyor,çünkü
ne kadar az kaldığını her düşündüğümde,boğazım
düğümleniyor,gözlerim doluyor.Bu kadar duygusal olmamın ne derece normal olduğunu
bilemediğim şu günlerde,herşey beni geçmişe götürüyor ve bir senenin nasıl bu
kadar çabuk geçtiğine hayret ediyorum.
Halbuki ‘hadi’ diyordum içimden.Hadi büyüsün birazcık da
oyun oynayalım,parka gidelim,bana anne desin…Ya da kendimi düşünüp,zaman geçsin
istiyordum.Daha çok uyuyacağım günleri,daha az emzireceğim günleri,daha rahat
dışarı çıkabileceğim günleri bekliyordum.Her anne gördüğümde soruyordum,'Ne
zaman normale dönücem?’ diye.
Son bir kaç haftadır ise,başka bir soru soruyorum.Bu kez
kendime.’Ne yaşayacağımı bilmeme rağmen,tekrar başa dönmek ve bir daha yaşamak
ister miydim?’
Emir hala bebek olmasına rağmen,daha minicik halini
özlüyorum.Onunla geçirdiğim her saniyeyi özlüyorum,tekrar tekrar yaşamak
istiyorum.En başa dönmek,aylarca uykusuz kaldığım,kollarıma kramp
girecek kadar kucağımda tutmak zorunda olduğum,dışarı çıktığımda en fazla bir saat dışarıda
kalabildiğim,en büyük sosyalliğimin balkona çıkmak olduğu o günlere,gözümü
kırpmadan dönebilirim şu an.
Bu nasıl bir mazoşistlikse artık? :)
Emir’in amcası,ebeveynlikten konuşurken aslında çocuk sahibi
olmanın ‘gönüllü kölelik’ olduğunu söylemişti.Ne kadar güzel bir tespit!Sonuna
kadar katılıyorum!
Son bir senede,kendim için çok çok az şey yaptım ve o
yaptığım şeylerin her biri için de vicdan azabı çektim.Herşey Emir
oldu.Beynim,kalbim,ruhum…Aslında bunun ne kadar yorucu olabileceğini
düşünsenize?Başka bir insana tüm varlığınla bu kadar bağlanmak,her saniyeni ona
ayırmak,bu süreçte kendini unutmak,kendini hatırlamak için yarattığın
vakitlerde bile onu düşünecek kadar başkası için yaşamak. Ve en tuhafı….bundan
zevk almak ve hiç olmadığın kadar mutlu olmak.
Geçen gün yakın bir
arkadaşım şu soruyu sordu; ‘Şu bir seneyi düşündüğünde,en yorulduğun süreç
hangisi?Ne zamandan sonra kolaylıyor?Bu süreç nasıl gelişiyor?’
Bu son bir seneyi yorgunluk derecesine göre
gruplandıramıyorum,çünkü ne yalan söyliyim,ben hep yorgunum:)Hergün.
Bu yorgunluk sadece fiziksel değil aslında,o tempoya çoktan
alıştım,sanırım bedenimden çok beynim
yorgun.Hissettiğim şeylerin yoğunluğundan dolayı yorgunum.Sevgi ve
sorumluluk,hayatımda hiç hissetmediğim kadar yoğun.Bir tatile ihityacım var
diyip duruyorum ama Emir olmadan tatile çıkmak istemiyorum ki…
İşte bu yüzden,annelik sürekli ikilemde kalmakmış
sanırım.Aynı zamanda sürekli hissedilen ve anlamı yeniden tanımlanan ‘vidan
azabı’ duygusunu tatmakmış.’Yeterli miyim?’
sorusunu hergün defalarca kendine sormakmış.Büyümekmiş,olgunlaşmakmış.
Ben bu sene çok şey öğrendim ve çok değiştim.
Küçük detayların ve insanların hakkımda ne düşündüğünün
eskisi kadar önemli olmadığı,anneliğime edilen bir iltifatın her iltifattan
daha değerli olduğu,her gün yeni birşeyler öğrendiğim,öğrendiğim ve yaşadığım
şeylerin bende yarattığı heyecanla herkesle paylaşmak istediğim,paylaşmaktan
eskisi gibi çekinmediğim,beni değil çocuğumu sevenleri daha çok sevdiğim,arkadaşlıklarımın
hepsini gözden geçirdiğim,herkesi daha farklı görebilmeyi başardığım,daha fazla
empati kurmayı öğrenebildiğim,yorgunluğun yeni bir tanım kazandığı,her annenin
gözümde bir kahraman haline dönüştüğü,6 saatlik uykunun fazlasıyla yeterli
olduğunu anladığım,eskiden kafamı bile çevirip bakmadığım her çocuğa artık
inanılmaz bir sevgi beslediğim,ağlayan bir bebek duyduğumda o annenin ne
hissettiklerini anlayabildiğim,sadece anne olmanın yeterli olup olmadığını bol
bol sorguladığım,bol bol ağladığım,bol bol güldüğüm,çok çok sevdiğim,sadece bir
gülüşüne ya da kokusunu bir kez içime çekmek için herşeyimi feda edebileceğim
biriyle tanıştığım ve en önemlisi;sandığımdan çok daha güçlü ,daha
korkusuz,daha sevgi dolu olduğumu öğrendiğim harika bir sene geçirdim.Ve bu kadar çok şeyi
SADECE 1 SENEDE ÖĞRENDİM….Düşünsenize…:)Herşey
için teşekkür ederim bebeğim….
Emir’in doğum gününe 24 gün kaldı :)
- 04:31
- 2 Comments