Pelin's Playlist -6-

Bu ara en çok neleri mi dinliyorum?Uzun zamandır paylaşmamışım,bu listeye bir kaç tane fazla şarkı koyarak,arayı kapatayım diyorum:)

Emir 17 aylık

Herekese iyi Pazarlar....Bir süredir Emir beyden bahsetmediğimi farkederek,ilk boş vaktimde klavyeme sarıldım:)Kendisi 17 aylık bir beyefendi oldu ben yazmayalı.Artık yürümüyor koşuyor,ağlamıyor bağırıyor,herşeyin seviyesini arttırmış durumda:)

En favori kelimemiz hala 'dede'.Babasına dede diyor,dedesine dede diyor,bazen Paşa'ya bile dede diyor.Babası o kadar alıştıki bu duruma,Emir ona 'dedeeeeeee' dediğinde,'dedeeeemmmm' diye karşılık veriyor:)

Dede haricinde sürekli kullandığı kelimelerin sayısı artıyor,artık herşeyi yerinde kullanıyor ve sürekli denemeler yapıyor.En çok kullandıkları 'gel,cici,atta,anne(annaaa),kedi,hav hav,mööö,nerde,gitti,hadi,mama,bitti.Bu kelimeler dışında sürekli çalışmalarda kendisi:)Son bir haftadır ağaç demeye çalışıyor,ağaaacaaa diyebiliyor,yada ağaa diyip kalıyor.Kendine Edi diyor,Emir çıkmıyor,-de hecesi onun için her zaman her yerde kurtarıcı:)

Saçların arkası uzadıkça kıvrılıyor,ön taraflar düz devam ediyor,ense hala bomboş takılıyor ve bol  bol öpülüyor:)En sevdiğimiz oyun saklanmak.Sürekli saklanıyor,artık gün için kaç kez aaaa Emir burdaymış dediğimi sayamıyorum.Battaniye altı,yorgan altı,yatak arkası,masa arkası,perde arkası,yastık arkası...aklınıza gelebilecek her fırsatta saklanıyor.Hiç biryer bulamazsa elleriyle yüzü
nü kapatıp,Nerde? diyor,sonra aaaaaaa diyerek hızla açıyor ve gülme krizine giriyor:)Puzzle yapmayı ve resimli kitaplara bakmayı çok seviyor.Fakat kitap okumama sinirleniyor,elimden kitabı alıp,o nerde bu nerde diyip resimlere bakmak istiyor.Resim yoksa atıyor.Kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için herhalde bizim için daha erken diye düşünüp istediğini yapıyorum.Ağzı,burnu,eli kolu,dişi vs. vücudundaki heryeri biliyor,sorunca gösteriyor ama bunu asla karşılksız yapmıyor:)İlla alkış istiyor,alkışlayınca kendinle çok gurur duyuyor ve her seferinde yaptığı birşeyden gurur ve mutluk duyunca yaptığı gibi dudaklarını büzüştürüp kaşları haifif kaldırıyor:))

Çizmeye ve boyamaya yeni yeni merak sarmaya başladı.Kalemler,boyalar çok hoşuna gidiyor.Bir kez tahtaya köpek çizdim diye her yere köpek çizmemi istiyor.Önündeki kağıtta ya da tahtada köpek yoksa,çizene kadar 'nerde hav hav' diyor,sonunda çizdiriyor,çizdirir çizdirmez öpüyor:)

Köpek ve kedi aşkımız şiddetle devam ediyor.Hayvanlara bayılıyor.Kedi ve köpekten sonraki favorimiz ise inek,sürekli möö lüyor.Markete gittiğimizde,sütlerin yoğurtların üzerinde ki inekleri ayırt ediyor,ineklere baya takık durumda.Kerem'in en çok istediği şey en yakın zamanda Emir'e gerçek bir inek göstermek.Tepkisini çok merak ediyormuş:)Kuşlar nerde diyerek onun ilgisini dağıtabiliyor,tavşanı gördün mü diyerek komik sesler çıkarmasını sağlayabiliyoruz.

İştahı hala yerinde.Artık yemek seçse de,asla ağzını açmayacağı kadar beğenmediği bir yemek bile olsa,içine yoğurt koyarak yedirebiliyoruz.Yoğurtla herşeyi her zaman her yerde  yedirebiliyoruz:)Bu yüzden şanslıyız.Artık her yemeği yiyiyor,biz ne yiyiorsak ona da veriyoruz,hafatda 1-2 kez sebze çorbası hariç bulmaçlı yemekler defterini tamamen kapattık fakat yumurtayı ayrıca yediremediğim için,kahvaltıları hala bulamaç olarak yiyiyor.Köfte ve balık sevmiyor.Şekerle hala tanışmadı.Şekerle tanışmadı derken,meyve,pekmez,bal ve bebek bisküvisi yiyor,sadece paketlenmiş şeker,çikolata,kakaolu ezmeler,pasta,krema tarzı zararlı ama en güzel olan şekerli gruptan bahsediyorum:)Sanırım 2 yaşına kadar vermeme kararımı uygulamayı başaracağım gibi gözüküyor.Bunun dışında kızartma ile de tanışmadı,tanıştırmayı da planlamıyorum.Biraz daha büyüdüğünde eğer bizi fastfood yerken görür ve illa isterse o zaman veririm diyorum.Karşıyım,asla vermem  demiyorum,sadece minik midesine henüz kıyamıyorum,nasılsa şuan benim yaptıklarımı yiyiyor,bu yüzden ne kadar  yemezse kardır mantığıyla ilerliyorum.

Bunlar dışında,'herşeyi ben yaparım'  moduna girmeye başladı.Elimi tutma ben yürüyeceğim,sen yedirme ben yiyeceğim havalarındayız:)Üstünün değiştirilmesine de iyice gıcık olmaya başlamış durumda.Bebek arabasında hala geziyor ama artık bayılmıyor.Yürümeyi tercih ediyor.

Müzik dinlemeyi çok seviyor,o kadar seviyor ve o kadar seçici ki,şaşırıyorum.Fakat dinlemesi için onun sevdiği şarkılar olacak.Yeniliklere açık ama hızlı karar veriyor,10 sn. içinde bir şarkıyı sevşyor ya da sevmiyor.Hmene ııııhhhhhhh,yani değiştir.Benim gün içinde dinlediğim müziklerden özellikle sevdikleri var.Onları açarsam susuyor,sakinliyor,ben de mutfakta bu şekilde her işimi halledebiliyorum.Bazılarındaki alkış yada ıslık sesini,bazılarındaki melodiyi,ritmi,bazılarında ki sözleri seviyor.Kimi şarkının nakaratında gülümsüyor,kimisinde ona öğrettiğim gibi ellerini kaldırıyor,ya da başka bir hareket yapıyor.Mesela bir şarkıda 'bababeeeyyy' diye bir bölüm var,ben açar açmaz 'babababeeee diyor:)Gerçi o şarkıyı eskitti artık:)Playlisitimi bile ele geçirmiş durumda anlayacağınız.Pelin's playlist'ten paylaşımımdan sonra bir de Emir's playlist yapmayı planlıyorum.

Artık her lafı anlıyor,çok çok hızlı büyüyor.Öyle bir dönemdeyizki,tam geçiş dönemi.Hem bebeklikten çıkmaya doğru adım attık,hem de hala bebeğiz.Bu yüzden çok ama çok tatlıyız:)
Bu dönemde ben daha çok yoruluyorum,daha çok bunalıyorum ama aynı zamanda da daha çok eğleniyorum,çünkü daha çok şey paylaşıyoruz.Artık beni gelip cak diye öpen,sıkı sıkı sarılan ve derdini daha iyi anlatabilen minicik bir oğlum var.Ondan daha çok ayrı kalmaya ihtiyaç duyuyor ve artık bundan eskisi kadar vicdan azabı çekmiyor fakat ayrı kaldığımızda dahada çok özlüyorum.Anneannesine bıraktığımda,kapıya koşarak annaaaaa diye gelmesine,izin vermediğim şeyleri yapabilmek için  beni sevimlilikle kandırmaya çalışmasına bayılıyorum.Kendini birşey zannetmesine şimdilik çok gülüyorum,fakat 3-4 ay sonra inatlaşmaların artacağını hissettiğim için şuana kadar koruduğum sakinliği koruyabilmem için şimdiden dua ediyorum:)


Herkesi öpüyoruz...Sevgiler...


Hayata 'anne' gözünden bakmak

Anne olunca hayata bakış açısı tamamen değişiyormuş diyoruz ya,sadece o değil,hayatı yaşayış şekli ve minicik  detaylar bile değişiyormuş.Daha önce aklınızın ucuna gelmeyen şeyler artık ezberinizde olabiliyor,umrunuzda olmayanları umursayabiliyor,fikirleriniz bambaşka hale gelebiliyormuş.İşte benden bazıları...

-Ağlayan bebekler:Bebekler,hele ki ağlayan bebekler...ah ne sinir bozucu gelirlerdi bana.Anneyle baba ne yapıyor ki bu bebek bu kadar cırlıyordu,madem bebek yapıyorlardı ozaman bakmasını bileceklerdi.Benim bi çocuğum olsun,bak hiç ağlamayacaktı.Hmmm...o işler öyle olmuyormuş.Şimdi ağlayan bebek görünce içimde bir kucağıma alıp sakinleştirme isteği duyuyorum.Anneyi de bir yere kahve içmeye yollıyım,o biraz kafa dinlesin,ben çocuğu sustururum diyorum.
-Uçakta ağlayan bebekler:En sinir bozucu bebek modeli-ydi.Şimdi içim acıyor yemin ederim.Bebeğin tıkanmış kulaklarını yada sıkılmasına üzülmeyi geçtim,asıl anneye nasıl üzülüyorum anlatamam.Çünkü onun ne kadar çok stres yaşadığını tahmin edebiliyorum.O uçaktaki pek çok kişinin ters bakışlarına ve 'offfff' larına maruz kaldığı için hissettiği paniği,bebeğini susturmaya çalışma çabasını...onunla ben de strese giriyorum ve 'Off''layan herkese ağzının payını vermek istiyorum.
-Kaldırımlar ve yoldaki çukurlar:Haberim bile yoktu bu kadar çukur olduğundan,kaldırımların bu kadar yüksek olduğundan ve onalara çıkmak için yapılması gereken düzlüğün ne kadar az yerde olduğundan.Taa ki bebek arabası kullanmaya başlayana kadar.
-Alışveriş listesi:Mutfak alışverişi nedir?Gidersin canın ne istiyorsa,neye ihtiyacın varsa alır çıkarsın değil mi?Yok o da bitti.Nerenin eti iyi?Nerenin peyniri güzel?Nerde organik satılıyor,nerede sallamasyon organik(benim dünyamda organikler ikiye ayrıyor:))Hangi bebek maması nerede satılıyor,bebek çamaşır detarjanı nerede?İstediğim yoğurt markası burada var mıydı?Peki yumurta?Köy yumurtası nerenin ki daha iyi?Tavuğun hangi markasının organiği güzel ve kaç saatte pişiyor?Kuruyemiş??Bebek bisküvisi?Alsam mı ki?Sağlıklı mı?Alışverişe çıkmak baya zorlu bir iş oldu desem yeridir.
-Hamileler:Ah hamileler ah.Hiç mi ilgimi çekmezdiniz siz benim?Hiiiiiçççç!Ancak göz ucuyla bakardım,aldığı kilo miktarına yuh der kafamı geri çevirirdim.Şimdi mi?Şimdi hamileler öl desin öliyim.Hamile geçiyorsa önünü açıyım,ayağına masaj yapıyım istiyorum.İçimden düşünüyorum,''acaba morali nasıl,midesi bulanıyor mu?Sorsam mı ki?İyi midir ki?Ay canım benim...Sağlıkla alsın bebeğini kucağına'' böyle bir teyze oldum ben.Empatinin dibi.
-Su:Su yahu alt tarafı su.Hnagi su el değmeden şişeleniyor?Hangisi cam satıyor,hangisi bilmem ne oluyor.Vay anasını dimi?Bilme artık bunlarıda.
-AVM asansörleri:EN HASSAS NOKTAM!O Avm 'lerde asansöre binen gencecik,sapasağlam ve çocuksuz insancıklar grubu var ya,onlara ayrıca insanlık eğitim verilmeli ,baştan okuma yazma öğretilmeli,mümkünse saçlarından tutup dışarı çıkarmalı.Onlar yüzünden bebek arabalı anneler,dakikalarca asansöre binmeyi bekliyor.O asansörler,Yaşlılar,hamileleler ve çocuklular için!!!!BİNMEYİN!!!Olduda bindiniz,bari bu saydıklarımdan birini gördüğünüzde inin şu asansörden,inin!!!!Bir de bunların laf yetiştirenleri var,o konuya girmemeyim,çıkamam.
-Anneler:Annelerin kıymetini anne olduktan sonra anlayanlar gurubunu en başındayım.
-Sohpetler:Anne olmuş kişilerin sohpeti ve anne olmamış kişiler sohpeti diye birşey var.Gerçekten var.
-Doktor randevularında görülen yeni anneler:Onlara bakınca da kendimi onların yerine koyuyor,o zmanki endişelerimi hatırlıyor,bebeklerini tartarken ellerini tutmak,'sütüm yetiyor mu?' diye düşünüyorsa onlarla konuşmak,bebekelerine iltifat etmek,yakında herşeyin kolaylaşacağını söylemek istiyorum.
-Bebek mağazaları:Bebek mağazası nedir,ne işe yarar? Haberi olmayan ben,artık her semtin bebek mağazalını ezbere biliyorum.Hangisinde hangi marka satılır,nerenin nesi iyidir,beynime kazıdım.
-Bebek mağazalarında görülen hamileler:Ne alacağına karar veremiyorlar genelde ve ben yardım etme isteği ile yanıp tutuşuyorum ama kendimi tutuyorum.'Sanane' der filan,bir de birşey diyemezsin,hormonları ne durumda tahmin etmek ne mümkün...En iyisi karışmamak:)
-Bebek sevenler ve sevmeyenler:Bebek sevenleri,bebek sever gibi yapanları ama aslında sevmeyenleri,gerçekten bebek sevmeyenleri,ne yapacağını bilemediği için bebekten çekinenleri 5 saniye içinde tespit edebildiğim bir radara sahibim artık.
-Çirkin bebek güzel bebek:Çirkin bebek yoktur,olamaz.Sensin çirkin.
-24 saatin kullanım biçimi:Daha önce 24 saatin 9'unu uykda geçiren ve geri kalanıyla tembellik yapan biri olarak,şuan 24 saat en verimli biçimde nasıl kullanılır isimli bir seminer verebilirim.Kaç saat uykuyla idare edilebilir?Kaç saat ve kaç gün uykusuzluktan sonra desteğe ihtiyaç duyulur?Banyo yapmak,yemek yemek ve uyumak için en doğru zaman nedir?Bir gün içine kaç iş sığdırılabilir?Bebekle gidelecek ve gidilmeyecek yerler nereler?Yorgunlukla başa çıkma yolları.Çocuksuz geçirilen 1 dakikanın önemi.Eski günlerde üşendiğiniz için yapmadığınız onca şey için yaşadığınız pişmalıkla başa çıkma yolları.Cevaplar artık bende:)
-TV:Tv düşman artık.Açık olsa dert,olmasa dert.E açma açma nereye kadar,sıkılıyorsun boşver diyosun,Tv izledi diye nolucak yani diyip açıyosun,evde ses olsun diyosun,kendi istediğin bir kanalı açıp nasılsa bunlar çocuğun ilgisini çekmiyor diyerek kendini avutuyorsun.Sonra akşam saat 5 civarlarında çocuktan iyice bunalıyorsun,ilacı tam karşında,çizgi filmi açtığın anda herşey yavaşlayacak,çocuğun sakinleşecek ve sabit duracak.Açsam mı açmasam mı?Kendinle savaş dur.Sonuçta o Tv bir şekilde açılıyor.Vicdan azabı ruhunu  kemiriyor ama diğer taraftan da  'Oh beeeee' deniyor.Biz de böyle oluyor.Geçinip gidiyoruz:)

Bu liste aklıma geldikçe güncellenir gibi:)Hepinize sevgiler....





Hasta bebek ve annesi

Şubat ayı bizim için biraz yorucu geçti.Emir neredeyse bütün ayı hasta geçirdi diyebilirim.Daha önce 4 aylıkken ilk kez ateşi çıkmıştı,ondan sonrada bir iki kere daha yükselmişti.Doktorunu arayıp ilacını veriyorduk,ateşi düşürüyorduk.Bir kez fitile de başvumuştuk ve ateş anında düşmüştü.

Bu sefer ki öyle olmadı.Bu sefer Emir'in ateşini düşüremedik.Hafif bir öksürük ve boğazda dolulukla başlayıp,39.5'a yükselen ateşle hastalığımız başladı,Şubat'ın 6'sında.Ateş çıkıyor,inmiyor.İkinci gece sabaha karşlı kendimizi acilde bulduk.Evde ise sürekli bir ne yapsak durumundayız.Şuruplara şiddetle karşı çıkan oğlumuza ilaç içirene kadar canımız çıkıyor,zorla içiriyoruz,o zamanda kusuruyor.Kusunca korkuyor,ağlıyor.Ağlayınca öksürük tutuyor.Öksürünce bir daha kusuyor.Çok zor haftalar geçirdik inanın.1 hafta sonra ateşi düşürmeyi başlayınca,hele ki antibiyotik kullanmadan düşürmeyi başarınca,dünyalar benim oldu.hastalığı yenerek,bir zafer kazanmış edalarıyla normal hayatımıza döndükten tam 6 gün sonra Emir tekrar ateşlenince,kelimenin tam anlmaıyla,kolum kanadım kırıldı.Elim kolum düştü,ağlamak istedim,ağladımda.Kendimi Emir'İn büyük bir hastalığımı var acaba senaryolarıyla korkuttum.Meğersem bu da olabilirmiş,bu da normalmiş.8 gün süren daha da inatçı bir ateşle antibiyotiksiz başa çıkmadık.Doktoru günde iki kez arayıp,'normal mi?Kötü birşey mi var diye'  kendimi rahatlatmaya çalışsamda rahatlatamamdım.

Herkes diyor ki,'bebek bu,böyle büyüyecek,ateşlenicek,ateşlencekki bağışıklık sistemi böyle güçlenecek'.Bunları siz de onaylıyorsunuz aslında,hak veriyorsunuz,fakat işte yaşarken hiç öyle normal birşeymiş gibi gelmiyor.Sanki sadece sizin çocuğunuz hastaymış,en çok o acı çekiyormuş,hayatının en kötü zamanlarını geçiriyormuş gibi geliyor.

Düşünsenize,çocuğunuzu bütün gün ilaçlar,fitiller,soğuk kompresler ve banyolarla perişan ediyorsunuz.Büyük planlamalarla,şu saatte şu ilacı,bu saatte bu ilacı,yatmadan önce duşu diyerek,bu sefer ateşi çıkmadan 3 saat geçecek kendinizi motive ediyorsunuz.Çocuğunuz zaten yorgunluktan anında uyuyor,siz 5 dakikada bir odasına girip,stresten deli gibi atan kalbinizle kulağından ateşini ölçüyorsunuz.Ölçülürken geçen o 3 saniyede kalbiniz duracak gibi oluyor.Görüyorsunuz ki,her ölçtüğünüzde ateş biraz daha yükseliyor,38.5 'i görünce 'belki düşer,birazcık daha mı uyusa' demenin bir işe yaramayacağını farkediyorsunuz.Daha uyuması üzerinden 45 dakika bile geçmemişken,onu uyandırmak zorunda olmanızın kalbinizi acıtmasını görmezden gelmeye çalıuşarak,incik tulumuyla sıcacık olmuş perişan miniğinizi kucağınıza alıyorsunuz.Ağlıyor,niye beni uyandırıyorsun diye,ateşten gözlerini açamıyor.Bir daha ölçüyorsunuz ateş 39 olmuş.Ne ara 39 oldu,niye bu kadar hızlı yükseliyor diye paniklerken,hemen banyoya gidiyorsunuz,suyun ısısı ayarlanıyor.Banyoya gireceğini anlayan çocuğunuz,iyice ağlamaya ve size sıkı sıkı sarılmaya başlıyor.Sizi onu zorla banyoya sokuyorsunuz,suyla kandırmaya çalışıyorunuz ama o çok sevdiği banyodan bile artık nefret ediyor.Deliler gibi ağlıyor.Banyodan çıkarıp fitil yapıyorsunuz,daha çok ağlıyor.Sürekli ateş ölçüyorsunuz diye ağlıyor.Her yerine soğuğa yakın bez kompresler yapıyorsunuz,ağlıyor!Çareyi,telefonda buluyorsunuz.Zararlıymış,oymuş buymuş umrunuz olmuyor.Telefonda Duck Tv'yi açıyorsunuz ve susuyor.Sonra kendi videolarını izletiyorsunuz,hafifçe gülümsüyor bile.Oh diyorsunuz,bu telefonalar iyiki var.Yaklaşık 1 buçuk saat sonra ateş 38'e düşüyor ve dayanamayıp uyuyakalıyor.O uyurken kompreslere devam ediyorsunuz,belki 37'yi görürüz diye.Görür gibi oluyorsunuz.Hemen siz de yanına uzanıyorsunuz,içiniz bir damlacık rahat etmiş gibi oluyor.1 saat sonra ateşin 38.4 olduğunu görünce,gözleriniz doluyor.Yorgun olduğunuz,4 gündür toplasan 6 saatten fazla uyumamış olduğunuzdan değil,aynı şeyleri oğlunuza yine yaşatacağınız için.Onun ağlatacağınız için.

Biz bu şekilde toplamda yaklaşık 15 gün geçirdik.Bu 15 gün,her gün dua ettim.Allah'ım hasta olan bütün çocuklara şifa ver,annelerine ve ailelerine sabır ver,güç ver diye.Bir ateş bile içimizi bu kadar acıtırken,daha kötüleriyle uğraşan o kadar çok çocuk var ki...Düşünmesi bile mahvediyor beni.

Emir şuan iyi.Sadece huyu bozuldu biraz:)Çok asabilleşmeye ve bana baya bir gıcık olmaya başladı haspam.Tabii tüm acıları ona çektiren bendim ya.Mama sandalyesine oturturken kıyamet koparıyor,ilaç içiricem zannediyor,altını değiştirmek için yatırsam kıyamet koparıyor fitil yapıcam zannediyor.Banyoya girerken,üstünü değiştiririken,oyun oynarken,herşeye itiraz ediyordu.Acaba 2 yaş sendromuna mı giriyor şimdiden,acaba artık hep böylemi olucak derken,2 gün önce  eski haline döndü.Sakinleşti,enerjisi geldi.Eski mutlu ve herşeye gülen ve herkesi öpen Emir oldu:)

Anne olmanın bir başka tarafıyla tanışmış oldum bu tecrübeyle.Daha önce bu kadar sevebileceğimi bilmezdim diyordum ya,şimdide bu kadar sevdiğim bir insanın hasta olması karşısında ne kadar üzülebileceğimle tanışmış oldum.Bebeklerimiz,çocuklarımız hiç hasta olmasa keşke.Burunları bile akmasa,hepsi sapasağlam olsa.En kötü halimiz böyle olsun inşallah.Sağlıkla geçen her anımız için şükretmek gerek.

Tüm hasta miniklere tüm kalbimle acil şifalar diliyorum.