Hamilelik Günlüklerim

Merhabalar..Yepyeni ve beni çok heyecanlandrıan haberlerim var.
Hamilelik Günlüklerim artık YOUTUBE KANALIM'da :)
Bu süreçte yaşadıklarımı buradan yazıyla,kanalımda ise yüzyüze paylaşacağım.

Ziyaret eder ve abone olursanız çok sevinirim.
Kanalın link'i için TIKLAYIN.   :)
Videolarımın fragmanını ise aşağı da izleyebilirsiniz.Sevgiler.



Düzen ve Rutin

Yeni annelere verebildiğim tek bir tavsiye olsa,Düzen ve Rutin'iniz olsun derdim.İkinci çocuğumda da Emir'de ki gibi,gözüm kapalı uygulayacağım tek şey bu.


Her annenin kendine göre bir düzeni var elbette.Kimisi daha rahat olmayı  ve bebeği kendine uydurmayı seçiyor,ben ise bebeğin hayatına adapte olmayı seçenlerdenim çünkü bu benim kişiliğime ve önceliklerime daha uygun.Bence bu noktada en önemlisi,her annenin kendi kişiliğine ve iç rahatlığına göre bir tercih yapması,her gün 7'de evde olup çocuğunu yatırıp içinize fenalıklar basıcak,biraz daha gezin yada biraz daha oynayın,bence daha iyi,çünkü biz mutluysak ve huzurluysak,bebeklerimiz de mutlu:)

Benim için rutin ve düzen öğrenilmiş birşey olmadı,iç güdüsel olarak,kendiliğinden oluştu.Emir'in uyku saatleri her zaman belliydi.Bu saatleri Emir belirledi ben ise saatleri sabitlemekte kendisine yardımcı oldum.2 aylık olduyktan sonra ne zaman gece uykusuna geçiş yaptığını biliyordum.Saat 7 dedin mi yatıyordu ve  gündüzden daha uzun uyuyordu.Biz bu saate göre,her akşam babasıyla 6.30'da önce odasındaki gece lambasını yakıyorduk,sonra dönencesindeki müziği açıyorduk.Ben üzerini çıkarırken,Kerem banyosunu hazırlıyordu,onu yıkıyorduk,odasına getirip üzerini giydirip,öpüp koklayıp,emzirip yatıyorduk.Emir her akşam 7'de yatağında oluyordu.Bu düzen sayesinde bir kaç ay içerisinde,odanın ışığını loşlaştırıp,müziğini açınca,Emir aynı saatlerde uyanmaya başladı.10'da kalkarken,bu saati 12'ye çekti.Sonra emzirme veya mama,3 saat daha uyku.Sonrası artık süpriz:)

Büyüdükçe uyku süreleri uzadı,emzirmeler biberonla,dönence müziği başka müziklerle ve daha sonra sessizlikle, yer değiştirdi.Uyku saatleri akşam 7'den 7 buçuğa,daha sonra 8'e uzadı,sallamalara ve ağlamalara göre uykuya dalma süresi değişse de,Emir yaz kış hergün aynı saatte banyo yapmaya ve ayına veya yaşına göre update olan rutinimizle yatmaya devam etti.Öğle uykuları 3'ten 2'e sonra da kendi tercihine göre 1 kereye düştü.

Akşam uykularında,her zaman evinde ve kendi yatağındaydı.(5 aylıktan sonra uyduğunu tek yer anneannesiydi,çünkü o da benim rutinimi uyguluyordu)Öğle uykularında özellikle ilk 7-8 ay dışarda da uyudu,fakat daha sonra evde uyuduğunda daha uzun uyuduğunu farkedince,onu da elimden geldiğince evde uyutmayı tercih ettim.Hala dışarda bebek arabasındaysa,öğle uykusunu 1 saat uyuyor ve tüm gün huysuz oluyor,evde uyursa 2-3 saatten önce uyanmıyor.Yeni yeni tanıdığı evlerde de uzun süre uyumaya başladı,ki bundan çok mutluyum:)Uykudan önce ve sonra neler yiyeceği,ne zaman oynayacağı 13-14 aylık olana kadar hep belliydi.

Bu tüm bunlar bana ne kazandırdı diyer soracak olursanız?

Ben bu düzenin Emir'İ her zaman daha güvende hissettirdiğini düşündüm.Bir sonraki adımda ne olacağını bilmesi onun kolay bir bebek olmasını sağladı.Emir'in uyku eğitimiyle çok uğraştım tabi ki,fakat yinede 14 aylık olduğundan beri,(tatillerde bozulsa da) hep kendi kendine uyudu.Bu süreçte bile uyumayacağım diye hiç inatlaşmadı,senin kucağında uyuyacağım diye tutturdu.

Bugün 25 aylık ve hala uyku vakti dedik mi direk iyi geceler diyip yatağına gidiyor.Bizim yatağımıza gelmeye hiç çalışmıyor,hep odasında ve 11'e kadar bizimle oturmak isteyen bir çocuk hiç olmadı.Yemek inatlaşması da hiç yaşamadık.Hastalıklar,oluşan damak zevki ve büyümesi gibi şeyleri tabii ki saymıyorum,çocuk robot değil elbet:)Fakat mesela bugün bile TV izlerken veya telefonla oynarken(ki bunları çok çok seviyor) 'bitti' dediğimizde hiç ağlamaz,kızmaz,tamam der,hatta uyku vakti diyince gider tv'yi kendi kapatır.Bilir ki bu kadar ama sonra yine izleyecek yada oynayacak.


Emir bugün biraz utangaç,düzeni seven,güler yüzlü ama son bir kaç aydır iki yaş sendromu dolayısıyla gıcık bir çocuk haline dönüştü:)))Fakat bebeklik döneminde hem iç güdüsel olarak başlattığım,sonradan ise okuduğum kitaplarda ki ipuçlarıyla çoğu süreci çok kolay ve sakin geçirdik.Bakmayın uyuz desemde,bugün hala kolay ikna olan bir çocuk olduğunu düşünüyorum.

Benim içim,her akşam 7'de evde olmaktan dolayı hep huzurluydu,bugün de en geç 8.30 dedik mi yataktayız,çünkü babası da ben de inanın böyle daha mutluyuz:)Öbür türlüsünün düşüncesi bile bana hep çarpıntı veriyor:)AVM'lerde gece 9'da bebek arabalarında yarı uyuklayan çocukları görmek beni hep üzüyor niyeyse,kucaklayıp yatırasım geliyor:)Bana neyse:)Öbür türlüsü yanlış olduğundan değil,ben öylesini yapamadığımdan sadece.Emir'in  bildiği şeyleri yaşaması beni de sakin tuttu,kendime güvenimi arttırdı ve anneliğe bence daha kolay alışmamı sağladı.Ne yaşayacağımı,yaptıklarımın ne sonuç verdiğini ve düzenimi bilmeyi sevenlerdenim:)

Siz de benim gibiyseniz ve kendinizi bebeğinizin hayatına uydurmayı seçen taraftaysanız
Tracy Hogg ve Dr. Harvey Karp'ın kitapları bana anneliğimin her alanında çok yol gösterdi ve yardımcı oldu.Sizlere de tavsiye ederim.

Sevgiler :)


İkinci kez hamilelik

Merhabalar,

Buraya ikinci çocukla ilgili yazdığım herşey,acabadan ve kararsızlıklardan oluşuyordu,bu yüzden,şuan buraya gerçekten ikinci çocuğa hamile olarak yazdığıma inanamıyorum.Hatta ikinci çocuğuma hamile olduğuma inanamıyorum.

    

Bu hamilelik tamamen süprizdi,bu sebeple psikolojisi benim için ilk hamileliğimle hem çok farklı,hem de çok aynı.

Farklı olmasının en büyük sebebi,tabii ki yaşattığı şok etkisi!Planlı hamileliklerde bile,ilk haberi aldığınızda şoka giriyor ve bu fikre inanmanız bir kaç günü buluyorken,hiç beklemediğiniz bir  zamandaki şüphelerinizle ’yok canımmmm mümkün diiilll’ diye kendinizi rahatlatmya çalışırken,bir anda kendinizi elinizde pozitif bir sonuçla buluverince,konuşmak bile epey zaman alıyor.Bizim için öyle oldu.

Kerem de ben de bir süre konuşamadık ve hiç ama hiç inanamadık.Düzenimizi oturtmuş ve tek çocuklu aile olmaya bu kadar alışmışken,bu da neydi?Benim düşüncelerimi ‘kardeş şart mı?’ başlıklı  yazılarımdan zaten biliyorusunuz.

Sonuç mu?Bugün 15 haftalık hamileyim ve hala inanamıyorum.

İlk hamileliğimle bu hamileliğimin farklarına devam edecek olursam,şok etkisinden sonraki en büyük farklılık,bu hamileliğimi kimsenin ciddiye almaması.Ben dahil.

Emir bey sağolsun,olaydan habersiz,her gün daha da hareketli ve beklentileri hergün daha da artıyor.İki yaş sendromumuz nöbetler halinde gelip gidiyor ve benim tahamül sınırlarım ilk kez bu kadar zorlanıyor.Ayrıca hastalıklar,herşeyi annemle yapıcam dönemine giriş artı hiç susmamacasına sorulan sorular ve anlatılanlar derken,ben hamileden çok Emir’in kölesi modunda geziniyorum.Akşam Emir’i yatırır yatırmaz ben de koltuğun üzerinde perişan halde uyuya kalıyorum.
5. haftamdan 14. Haftama kadar süren şiddetli mide bulantılarım bu hamileliğimde de beni yanlız bırakmadı.Beni en en en çok zorlayan kısım ise buydu sanırım.Fakat en azından,insanların beni birazcık daha önemsemesine ve hamile olduğumu hatırlamalarına yardımcı oluyordu.İnsanlardan kastım,eşim,annem ve babam.

Son10 gündür mide bulantılarımın son bulması ve benim yemek yemeye başlamamla,kendileri hamile olduğumu tekrar unutmuş durumda.Ben ilk hamileliğimdeki ilginin aynısını,hatta daha çok yorulduğum için daha çok ilgi ve merhamet ve masaj beklerken,kendilerinin kaç haftalık hamile olduğumu bildiklerini bile sanmıyorum.

İlk hamileliğimde hepsi herşeyi ezbere biliyordu.Bütün doktor randevularına birlikte gidiliyordu,bir heyecan,bir alışveriş,bir mutluluk.Bu sefer tık yok ne yazık ki.Sevgili arkadaşlarım da aynı şekilde,onlarda da ilk hamilelikteki heyecanın ‘h’ si yok.Herkesde bir ne yaşayacağına bilme rahatlığı var.Anlıyacağınız bu ikinci hamilelikte ilgi alaka sıfır.İşin kötüsü benim de eskisi kadar kapris yapmaya vaktim yok,aklıma bile gelmiyor.Şunlara bi küseyim bi kapris yapıyım diye plan kurup,sonra neye kızdığımı ben bile unutuyorum.Geçenlerde bir anda ağlamaya başlayıp,ben niye böyleyim diye kendimi sorgulayıp,sonradan ‘aaa hamileyim,hormonlardaaaaaannnn’ diyerek hamile olduğumu kendime hatırlattım.

Hamile kıyafetlerim hazır,oğlum olucaksa çocuğumun bile kıyafetleri hazır.Hepimiz Emir’in psikolojisini düşünüyoruz,ikincinin nasıl biri olacağını kimse merak etmiyor.Fakat ben bu haksızlık işine son vermeye karar verdim,şu saatten sonra kaprisleri ve mızmızlanmaları arttırıyorum,başka türlü olmıycak.Yazık diil mi benim ikinci çocuğuma?

Hadi şimdi benzerlikleri konuşalım birazda.Enteresan bir şekilde,hamileliğim birebir aynı gidiyor.Aynısının tıpkısı.Mide bulantıları,bulantının süresi,cinsi,hepsi aynı.İğrenç bir perişanlık hali,mide bulantısının geçmesi için göz yaşlarıyla edilen dualar.Moral bozukluk hallerim,korkularım,depresif hallerim aynı.Hatta geçen seferki gibi 2-3 gün sürüp geçiyor,sonra bir hafta rahatım.Diş eti kanamalım ve diş ağrılarım aynı haftada.Yorgunluklarım,erken yatmalarım aynı.Şimdidiye kadar beni şaşırtan birşey olmaması çok enteresan geliyorJAynı zamanda beni rahatlatıyor.Fiziksel olarak korkularım çok azaldı.Hangi ve ne kadar ağrı sızı normal biliyorum.Ne ne için oluyor biliyorum.Daha tecrübeliyim.Kafam karışık değil,ne almam gerek,ne zaman neyi yapmam gerek biliyorum.Bunları hiçç düşünmüyorum ve deli gibi araştırma yapmıyorum.Kiloyu yine kafaya takıyorum fakat karnım çok mu büyüyecek,ne zaman kilo almaya başlarım,göbek deliğim dışarı çıkıcak mı,belim ağrıyacak mı? gibi soruların cevaplarını aşağı yukarı biliyorum.

Bu sefer yeme içme kısıtlamaları beni daha çok zorluyor nedense.Kötü alışkanlıklar hamilelik öğrenildiği an sonlandırıldı ama bu sefer canım istiyor,yapmamam gereken şeyleri doğurup,bir an önce yapmak istiyorum,daha sabırsızım.O krem,şu ürün araştırıp titizlenmiyorum,ne almak ne kullanmak istediğimi biliyorum,neye dikkat etmem gerektiğini biliyorum.İçim daha rahat,kendime ve fikirlerime güveniyorum.

Endişelerimden de sıyrılmayı başarırsam daha huzurlu bir hamilelik geçireceğime inanıyorum.Emir’e kötü birşey değil,yiyi birşey yaptığımı biliyorum,hiç tecrübe etmediğim kardeşliği çocuklarım sayesinde tecrübe edeceğim için çok mutluyum.Şimdi Emir kadar sevemeyeceğimi düşündüğüm halde,doğru anda deli gibi aşık olacağımı biliyorum.İki çocuğa bakamayacağımı düşünsemde,bakıcağımı biliyorum.Hiç birşeyin şuan gözüktüğü kadar korkutucu olmayacağını biliyorum.Yinede korkuyorum....

Sonra şükrediyorum,yeterki sağlıklı olsun diyorum,birazcık vakit bulursam uyuyorum ve daha iyi hissediyorum...


Bizden şimdilik bu kadar :) Sevgiler...

Süpriiizzz.....


İkinci çocuğu yapsam mı yapmasam mı diye o kadar düşündüm,konuştum,yazdım,sordum....eee ne oldu?Hepsi boşunaymış:)2. bebeğim zaten yoldaymış,geliyormuş.Bize süpriz yapmayı bekliyormuş.Tam 3 aylık hamileyim ve Emir abi oluyor.Bu resimler ise,Emir ile bu sabah yağmurdan önce yaptığım,abilik fotoğraf çekimi.Herkese bizden sevgiler....:)


                                   
                                     


                                         

                                        

                                            

                                             
                                               

                                               




Emir'in 1 yaş Videosu

Emir 2 yaşına girdi,iki yaş videosu yolda fakat ben daha 1 yaş videosunu paylaşmamışım bile:)



Çekimler annesinin elinden çıkma tabii ki..:)Fakat çektiğin kişi kendi bebeğin olunca,o an hangi kamera daha yakındaysa ve hangisi daha kolay olucaksa onunla çekiliyomuş,dolayısıyla çekimler yarı amatör,yarı profesyonel:)

İyi izlemeler...



Mutlu olmak için beklemedeyiz

Hayatı ne kadar çok planıyoruz değil mi?

Şu zaman şunu yaparım,bu zaman bunu yaparım.2 sene içinde şöyle olsa,bu süreçte bunu yaparım.

Bir de sürekli bir bekleyiş var.Bu planların gerçekleşmesini bekleyiş.Sanki mutluluğumuz bunlara bağlıymış gibi.

''5 kilo versem kendimi çok seveceğim.Okulum biterse artık rahatlayacağım.Evlenirsem evde huzurum olacak.İşim istediğim gibi olursa harika olucam.Bir çocuğumuz olsa ailemiz tamam olacak.Endişelerimden bir kurtulsam,iç huzuruma kavuşacağım.İstediğim yerde yaşarsam,işte o zaman mutlu olucam.''

Ben son zamanlarda şunu farkettim.Ne yazık ki,tüm isteklerimiz ve beklentilerimiz gerçek olsada,mutluluğumuzu bunlara bağladıımız sürece hiç bir zaman tamamen mutlu olmayacağız.

Hayatım boyunca bu cümleleri kuran bir insan oldum ben.Tamamen mutlu olmam için hep bir sonraki adımda başarılı olmam gerek sandım.Şanslıydım,mutlu olabilemk için kendime koyduğum hedeflerin bazıları gerçekleşmeye başladı ve bu bir süre kendimi kandırmamı sağladı.Fakat belli bir süre sonra,içime dönüp baktığımda aslında hiçte değişmediğimi gördüm.Bazı istediklerimi elde etmiş olmam,çok şükrediyor olmam,hayatımı seviyor olmam demek,sıkıntılarımdan endişelerimden kurtuldum ve artık kendimi muhteşem hissediyorum demek değildiki...Hem gerçekleşmeyen de daha çok plan vardı ve sanki hep bir şey eksikti.Sanki beni tamamen mutlu olmaktan alıkoyan birşey vardı.

Ben senelerce bu hissi birşeylere bağladım.Bu yüzden olmuyor,şu yüzden böyleyim dedim.Sonra farkettim ki;her gün gerçek bir kendini kabullenme,iç huzur ve eksikliklerimle kendini sevebilme hissiydi aradığım.O zaman bunu niye dışarda arıyordum ki?

Bunu farkettim de ne oldum diye sorarsanız eğer?Hiiiiiççç...

Hala plan yapmaya devam ettim.Emindim çünkü,hatta bu sefer eksiği bulmuştum.Bu eksikle ilgili yapabileceğim ve geliştirebileceğim çok şey vardı.Şunu yapabilirdim mesela yada bunu değiştirebilirdim.Herşey yoluna giriyordu,hissediyordum.

Herşey olacağına varıcak lafı varya hani,herşeyi ona bağlamamalıydı belki?Belki 'başka bir plan' yoktu,planı BEN yapmalıydım.Kuralları ben koymalıydım.Başından beri burada hata yapıyordum ben,emindim.Hep kadercilikti benim sorunum.Doğruysa olur,hayırlısıysa olur,yeterince istersen olur,doğru zaman gelince olur.E peki olmuyorsa?O zaman düşünce sistemimi değiştirmekti mantıklı olan.

Ta ki,'bazen ne yaparsan yap,olmayınca olmuyor' u farkedinceye kadar.Evet emekler karşılıksız kalmıyor ve isteyince çok şey oluyor,çok şey gelişiyor,yenilikler seni buluyor,çok şey değişiyor,hatta sen değişiyorsun,içinden birşeyler yerine oturuyor ama hani bir nokta var ya,kırılma noktası.Sanki bir gün o nokta bir insanla veya bir tesadüfle kırılacak ve işte o zaman asıl hakettiğin değişim yaşanacak.'Dışardan farkedilebilen o büyük değişim'.

İşte bu değişimi beklemeye ve birşeyler yapmaya devam ederken,bir gün bambaşka birşey oldu.Beklenmedik birşey.Yönümü 'yine' değiştiren birşey.Kırılma noktasını artık görebiliyor fakat sadece dokunamıyorken,bu noktayı gözden yine tamamen kaybetmemi sağlayan birşey.İyi birşey.Hatta daha iyi birşey.

Sonra durdum.Düşündüm.Vazgeçtim mantıktan,planlardan.Kabul ettim.Bazı şeyler olmuyorsa,gerçekten bir sebebi var!Bazı şeyler olması gerektiği zamanı bekliyor.Bazı şeyler olmuyor çünkü daha iyi bir şey olmayı bekliyor.

Belki saflık bu?Hatta o meşhur Pollyannacılık.Fakat benim hayatım hep bu tarz örneklerle geçtiyse ve sonu hep daha iyi olduysa eğer,insanlar tarafından olmadığın biri gibi algılanmanın bile ne önemli vardı ki?Ne düşünürlerse düşünsünler,değil mi ama?



Sizde boşverin gitsin.Siz de,şu an yaşamanız gereken şeyi yaşıyorsunuz.Şimdi,olması gereken bu olduğu için burdasınız.Mutlu olmak için,dönüm noktanızı yaşamayı beklemeyin.Plan yapmayın.
Şimdi mutlu olun.Bazen hiç bir sebep göremesenizde,deneyin.Planlarınız ise yarısı gerçekleşmeyek,bunu bilin.Hayalleriniz demiyorum,sakın yanlış anlaşılma olmasın.Planlarınız.Hani şu zaman şu olsun,bu bitince şu başlasınlarınız.Hayat çok güzel süprizlerle dolu.Sizi bir duvardan ötekine vuran,dünyanızı sarsan,gülmekten krize sokan,kimi zaman gözlerinizden yaş kalmayıncaya kadar ağlatan süprizlerle dolu.

Hepimiz bazen iyisiyle kötüsüyle  'hayatımızın aldığı hale' inanamıyoruz değil mi?

Ben artık herşeyin,şimdi göremediğiniz daha iyi günlerimiz için yaşandığına gönülden inanıyorum.

Hadi şimdi hep birlikte,nefes alalım ve inanalım!

Umudumuzu hiç bir zaman kaybetmememiz dileğiyle.Sevgiler....

Emir 2 yaşında

11 Ekim 2013

2 sene geçti...

Benim canım büyüdü,2 yaşına girdi...

Ne kadar güzel bir gündü,ne kadar güzel bir doğum günü kutlaması oldu...

1 yaş doğumgünündeki gibi çekinir mi,huzursuzlanır mı acaba diye düşünmüşmüştüm,tam tersine o kadar mutlu oldu ki...

Hele pasta gelince mumları defalarca söndürmek istemesi...alkışlayarak kahkahalar atması...


Emir 1 yaşına girerken,hayatının ilk senesine baktığımda ne kadar çok 'ilk' yaşadığını ve ne kadar çok büyüdüğünü farketmek beni çok duygulandırmıştı.İlk senenin en büyük değişiklikleri yaşatacağını ve en çok ilkleri barındıracağını düşünmüştüm,daha fazlası olamaz demiştim.

Şimdi ise 2. senesini düşünürken,en az ilk yılı kadar şaşkın ve duygusalım.Yine ne çok ilk,ne kadar farklı İLK'ler,ne kadar çok değişiklik yaşamışız beraber.

Bu sene yürümüş mesela,bu sene konuşmuş.

Bu sene hayvanat bahçesine gitmiş,kumsallarda koşmuş ilk kez ve kumlardan kalaler yapmış.

İlgi alanları oluşmuş,uçaklara aşık olmuş,gemileri çok sevmiş,denizde balıkların yaşadığını keşfetmiş.

Kendi dilini yaratmış,bisküvisine gui demiş mesela.Uçaklara hıhı,emziğe fufu.

Emir'den önce aklımın ucuna gelmeyen salyangozlar bu kadar çok mu sevilirmiş?Fakat salyangoz demek ne zormuş,goligoligooo demek daha kolaymış sanki?

Dişlerini fırçalamış ve bu işi çok ciddiye almış.



'Annemmmmm' demiş bana içten içten,ellerini yanaklarıma koymuş gözlerime bakmış uzun uzun ve sonra öpmüş beni defalarca.

Babasıyla top oynamış ilk kez.Babası çok heves yapmış,çeşit çeşit top almış ama Emir hepsini sahiplenip,babasına dokundurmamış.

Paşa'ya 'aşkım Taştamm' der olmuş.

Huyları oluşmuş iyice,tatsızlık hiç sevmiyomuş meğersem.Mesela annesini babasını iyice kızdırına dek sınırları zorlayıp,en sonunca seslerimiz ciddileşmeye başlayınca,basmış hep kahkahayı.'Amaaaan,sizde canımmmm,şaka yaptım şaka' der gibi:)


Kendi uyumaya başlamış.İyi geceler diyince,dönüp popoyu gözlerini kapatmış.

İlk kez dans etmiş,çılgınlar gibi hemde:)

En sevdiği şarkısı bile olmuş,hatta ona takmış,annesiyle babasını bıktırmış ama ne yapsın,bayılıyomuş işte o şarkıda dans etmeye:)

Resim yapmaya başlamış bu sene.Tahtayla,kağıtla ve kalemle uzun uzuuun vakit geçiriyormuş.çok seviyormuş birşeyler çizmeyi.



Utangaçmış çok.Aynı zamanda insan da çok seviyomuş.Birazcık ilgi istiyomuş,ikna edilmeyi bekliyomuş,ilk adımı karşıdan bekliyormuş.Annesine benziyormuş.

Ne kadar haraketlenmiş bu yıl,ne kadar hızlı koşmaya başlamış.

Hiç yorulmuyormuş artık.Dakika sabit duramaz olmuş.

Kolunun altını açıp atmış kendini yatağa.Yiyin beni diyormuş artık.

Annesiyle babasını çok güldürmüş bu sene.Ne çok kahkaha atmışlar bu yıl birlikte.

Büyümüş.....Bebek değilmiş artık o...Bu yüzden bu sene bu kadar duygusallaştırıyormuş annesini...

Çocuk olmuş Emir çünkü...Minicik değilmiş artık.

Ama benim miniciğimmiş.Hep öyle kalıcakmış.Başka türlüsü mümkünm değilmiş.

Bakarken kalbimi acıtıyormuş.Babası da soruyormuş hep 'içi acır mı bir insanın sevmekten,normal mi?' diye

Acırmış.

Bunları yazarken ağlatırmış hatta.

O kadar çok sevilirmiş evlatlar.

İYİ Kİ DOĞDUN,İYİ Kİ BENİM OĞLUM OLDUN,CANIM OLDUN,KALBİM OLDUN.

SENİ ÇOK SEVİYORUM EMİR'İM...
















Kardeş şart (mı)? -2-


Bu aralar sürekli bunu düşünüyorum…
Kardeş şart mı?Gerçekten şart mı?

Kerem yaklaşık 4-5 ay önce,çok yorulduğumuz bir kaç günü takip eden uykusuz gecelerimizden birinde,saat yaklaşık 03.00 civarlarında,Emir’I kucağında sallarken,’2. çocuk filan yok,çocuk faslı kapandı’ dedi.Bende o tahamülsüzlük ve fenalık geçirme halinede ‘kesinlikle sana katılıyorum,deli miyiz?’ demiş bulundum.

Bir kaç gün sonra normale,alıştığımız düzenimize geri dönmüştük.Ara sıra yaşadığımız ve büyüme atağı olarak teşhis koyduğumuz o kabus dolu 3 gün bitmişti ve ben kötüyü 1 saniyede unutma kapasitesine sahip anne beyniyle,kızımız olsa ne tatlı olur muhabbeti yapmaya başladım.Kerem ‘bu konuya konuşup karar verdik ya,ben ikinci çocuktan vazgeçtim,sen de onayladın’ diye bana cevap verdi ve ben ufak çaplı bir şoka girdim.

Nasıl yani?.Bu adam senelerdir kalabalık aile için beni ikna etmeye çalışıyordu,beni 2. çocuğumuz olacağı fikrine alıştıran bile oydu,gecenin bir köründe,yorgunlukla ağzımızdan çıkan iki cümleyleyle anlaşma mı imzalamıştık yani?Nasıl bu kadar ciddi ve kararlı olabilirdi?
Benim şaşkınlığım,Kerem’in daha çok şaşırmasına sebep oldu.
‘E sen hani istemiyordun?’ dedi bana.

Evet ne zaman yorgun olsam,Kerem’i arayıp ‘bu çocuk işi çok zor,ben ikinci çocuk filan istemiyorum,kafayı mı yememi istiyorsun,eğer çocuk istiyorsan git başkasından yap’ dediğim çok olmuştur.Evet Kerem’e kalabalık ailenin güzel olduğunu  fakat benim tek çocuk büyüdüğüm ve bir sorun çıkmadığı konuşmasını da çok yapmış olabilirim fakat bu konuşmaları yaparken bir an bile,ikince kez hamile kalırsam pişman olmayacığımı bilerek yapmıştım.Bu düşüncelerimin hepsi aslında korkudandı,ilk çocuktan nasıl korkulduysa,ikinciden de kokuyordum,çünkü 2. Çocuk da birincisi gibi bambaşka bir düzen demekti ama 2. bebeğimi kucağıma aldığımda tüm korkularımın biteceğini ve iyi ki diyeceğimi bilerek  söylenmişti herşey.İkinci kez aynı aşkı tatmanın ne kadar muhteşem olacağını bilerek paylaşılmıştı.

Ben anneyim ve her anne gibi bazen kendimi diğer günlerden daha yorgun ve tahamülsüz ve fıttıracakmış gibi hissedebiliyorum,fakat sonra o gün bitiyor ve ben herşeyi unutuyorum.Emir gülüyor ve anne beyni herşeyi sıfırlıyor işte.Kerem’le paylaşılanlar ise bu sıkıntılı anlarda paylaşılmıştır.Yoksa bu benim bir çocuğum daha olsun hayallerimin olmadığı anlamına gelmez ki?

Gelir mi acaba?

Bildiğim tek şey,Kerem’in bir çocuk daha istememesi bende ters psikoloji yarattığı.

Böyle büyük bir kararın kapılarını kapaması,benim ikinci çocuğu daha fazla istememe sebep oldu.O istemedikçe ben daha çok istedim,o bana tek çocuk olmanın maddi manevi avantajlarından bahsettikçe,ben kötülüklerinden ve yanlızlığından  bahsettim,o bana Emir bir kaç sene sonra büyüyecek ve tam biz biraz rahatlayacağız ve sonra en başa mı döneceğiz dedikçe ben o an hamile kalmak istedim,herşeyi sildim ve bebeğim olsun ,onu koklayayım,uykusuz kalayım,emzireyim istedim.Biz bu konuyu bir sonuca bağlayamadıkça ben daha çok düşünür ,daha çok ister oldum.

Bunun üzerinden 1-2 aylık bir zaman daha dilimi geçti ve sevgili Kerem,ikinci çocuğu istediğine karar verdi.Battı balık yan gidermiş.Emir’den bir tane daha olsunmuş.Belki kız olurmuş,lüle lüle saçları olurmuş.Erkek olursa,Emir’İn en yakın arkadaşı olurmuş.

Ben tekrar şaşkınlıktan kalakaldım.İçimi bir korku kapladı.En başa mı dönecektik yani?Yine hamilelik,yine yeni doğan süreci,lohusalık,kilo alma,kilo verme….gitti sana en bir buçuk yıl.Buna hazır mıydım?Hayır değilim.

Peki Emir hazır mı?Abi olacak kadar büyümedi ki o daha,kendisi bebek.Hem ben başka bir canlıyı Emir kadar nasıl severim?Seveceğimi biliyorum,ikinci kez anne olanlar hep öyle diyor ama ben kimseyi Emir kadar çok sevmek istemiyorum ki.Bu  his sadece ikimize özel olsun istiyorum.

Hem ben Emir’in,ikinci çocuğun gelişiyle kendini ikinci plana atılmış hisstmesine,onu kıskanmasına hazır mıydım?Minik bebeğimin kendini bir saniye bile kötü hissetmesini istemiyorum ki ben.Aman ne ikincisi ya,bir tane neyimize yetmiyor,herşey rahatlamışken,kolaylamışken,bir daha mı?

Klasik kadın psikolojisi,sonuç olarak Kerem isteyince ben vazgeçtim:)

Şimdi mi?Şimdi bu konu konuşulmuyor fakat hep düşündürmeye devam ediyor ve çok yakın çevremize katılan yeni bir bebekle benim aklım iyice karıştı,çünkü annelik hormonlarım şaşırmaya başladı.

O minnicik elleri,ayakları gördükçe,sarıp sarmalayasım,kucağımda uyutasım,içime sokasım geliyor.Sadece bunlarla kalmıyor,hamile kalma isteiği,bir bebek daha yapma, gözünün içine saatlerce bakma ve göğüsümde 24 saat uyutma istediğim almış başını gidiyor.Sonra onlarla vedalaşıp eve dönüyoruz,Emir’i alıp yatağına yatırıyoruz,iyi geceler diyip odadan çıkıyoruz,ayaklarımızı uzatıp oturuyoruz ve aklıma onların şuan da ne yaptıkları geliyor.Uyumuşmudur acaba diyorum.Çok yorgun gözüküyorlardı diye düşünüyorum,Emir’İn ilk aylarını hatırlıyorum ve kokuyorum.Sonra Emir’in,ben kucağıma bebeği aldığımda ki bana mahsun mahsun bakışı aklıma geliyor,içim burkuluyor.Daha çok korkuyorum.Korktukça vazgeçiyorum.Emir’e sen benim bitanemsin derim hep,daha bir içten söylüyorum,hep birtanem olarak kalıcaksın diyorum,üstüne gül koklamak istemiyorum.Koklayarak öpüyorum.Sonra 2- 3 çocuklu birini görüyorum,kendime kızıyorum,ne tembelsin,ne korkaksın diyorum…Başka bir hamile haberi alıyorum,içten içe özeniyorum.Özendiğime  inanamıyorum.Kendime yine kızıyorum.


Diyorumda diyorum,düşünüyorumda düşünüyorum.Karar vermeye hiiiiiçççç hazır olmadığımı,bu düşüncelerin arasında bir kez daha anlıyorum.Daha hazır değilim diyorum,acelem yok diyorum,karar vereceğim zamanın geleceğini kendime hatırlatmaya çalışıyorum,herşey yolunu bulur diyorum.Sonuca bağlamaktan vazgeçiyorum ve şimdilik,4 kişilik ailemizin (Paşa’yla 4) tadını çıkarıyorum.

Büyüdükçe...

Bebek ilk doğduğunda mı daha zor,yoksa yürüdükten sonra mı?
Büyüdükçe kolaylaşıyor mu,yoksa zorlaşıyor mu?

Çocuğunuz varsa,size yöneltilecek en popüler sorular listesinde,ilk 5 ‘te yer alabilecek sorularla karşınızdayım yine :)

İşin garibi ise,en çok  merak edilen konulardan biri olmasına ragmen,cevabının sizi en az tatmin edecek sorulardan olmasıdır çünkü net bir cevabı yoktur.Bazıları için büyüdükçe zorlaşır,diğerlerine göre kolaylarşır.Bazıları 6-9 ay arası perişan olur,diğerleri keşke hep o kadar kalsaydı der.Kimisi 2 yaş civarında en çok zorlanır,başka bir anne ise çocuğu 2 yaşına geldiğinde sonunda kolaylaştı der.

Her zaman dediğim gibi,annelik tecrübe edilmeden anlaşılması mümkün olmayan birşey.Kulaktan duyduklarınız çoğu zaman işinize yarasada,siz yaşamadan öğrenmenize imkan yok.Bebekler bir tip değil ki…Hepsi bambaşka huylarla,karakterlerle doğuyorlar.Kimisinin uykusu çok kötü oluyor,kimisinin yemesi içmesi,kimisi gaz sancından çok çekiyor,diğeri emzirmeden.Zaten böyle olduğu için bu kadar çok paylaşımda bulunuyoruz,herkesin sorunu ve bu soruna çözümü farklı oluyor ve bunu başardığında başkalarına da yardımcı olmak istiyor.Bu yardımcı olma isteği de annelikle gelen enteresan bir huy.


Eğer herkes bu süreci aynı yaşasaydı,bebekler bir kullanma klavuzuyla birlikte gelirlerdi ve herşey çok daha kolay olurdu sanırım:)

Benim en zorlandığım süreç ilk 1 yıldı.

Emir 5 aylık olana kadar,çoğu annenin yaşadığı şeyleri yaşadım.Son raddede yaşanan uykusuzluk,yorgunluk ve emzirme ile kafayı bozma psikolojisi derken,sütüm bitince hormonlarım normale mi dönmeye başaldı nedir,kendimi 6. Ayda daha normal hissetmeye başlamıştım.

Sonrasında ki 6 ayda ise birazcık daha dayanılabilecek bir hale gelen uykusuzluk ve uyutmak için 1-2 saat çocuk sallama aktiviteleri,aşırı yorgunluklar,kendine hiç vakit ayıramama,ilk hastalıklar,’ay ben çocuktan başka birşey düşünemez oldum acaba delirdim mi’ halleri derken, Emir 1 yaşına girdi zaten.

Şu an geriye dönüp baktığımda,hayatımın en farklı,en yorucu ve psikolojik olarak en zorlayıcı yılı,hayatımın en güzel yılıymış :) Ne kadar saçma ve ne kadar her annenin söylediği klişe bir cümle değil mi?O kadar çok söyleniyorki inandırıcılığını kaybediyor neredeyse,ben bile aynı şeyi yüz kere yazmışımdır:)Anne olunca anlıyorsun işte.Bir insanı bu kadar bu kadar delice sevmek alışılması gereken bir psikoloji.Başka bir canlıyla kafayı bu  derece tozutma hali,evlat harici yaşanırsa herkes için tehlike yaratır sanırım:)






Şuan Emir 22 aylık.Yaramaz değil ama çok haraketli,çok meraklı bir çocuk.Söz dinleyen,sorun yaratıcak tutturma huyları olmayan tatlı bir minik adam fakat çoook haraketli.

’ Peki nasıl gidiyor?’ derseniz;Şüphesiz; ’çok şükür,çok iyi gidiyor’ diye cavap veririm.

Peki bu artık yorulmuyorum,sıkılmıyorum,kendime çok güzel vakit ayırabiliyorum,artık oğlum kendi kendini oyalayabiliyor mu demek ,HAYIR.Ne yazıkki değil:)

Hala her gün çok yorgunum,hala hergün off'luyorum,bazen kaçıp gitmek ve sadece uzanıp boş boş tv izlemek istiyorum.Erken kalkma olayına bedenim çoktan alıştı ama psikolojim hala alışamadı,Pazar sabahaları niye 6’da kalkıyoruz anlamıyorum:)Endişelerim her gün artıyor,burnu aksa kalbim acıyor,’doğru mu yapıyorum, yeterli miyim,iyi bir annemiyim düşünceleri’ hiç bir zaman bitmiyor.

Eeee peki neresi kolaylaştı derseniz;

En önemlisi,uyuyorum.Artık geceleri en az 6 saat uyuyabiliyorum.Düzenine alışmış olan,iyi geceler diyince yatan bir oğlum var.

Elinden tutup dolaşabildiğim,koşup oynayabildiğim,sürekli kucakta taşımak zorunda olmadığım,ne istediğini,ne zaman hasta olduğunu,neresinin ağrıdığını,ne zaman acıktığını,ne zaman doyduğunu söyleyen bir oğlum var.

Evet endişelerim hep var ama artık korkmuyorum.Herşeyin zamanla yoluna girdiğini,çocukların hasta olabileceğini,düşebileceğini,ağlayabileceğini biliyorum.Bir davranışını nasıl değiştirebileceğimi,geliştirebileceğimi,yeni bir düzene nasıl geçilebileceğini,oğlumun karakterini,korkularını anlayabiliyorum ve ne mutlu bana ki artık konuşarak onu sakinleştirebiliyorum.

Bebek doğduğu anda anne oluyorsunuz ve bunu tüm benliğinizde hissediyorsunuz fakat bence anneliğe alışmak denen birşey var.Yeni ve çoookkk yoğun bir duygu ve şüphesiz çok büyük sorumluluk.Öyle mi yapmalıyım,böyle mi yapmalıyım diye düşünerek ve tedirgin olarak geçiyor ilk zamanlar.İşte zamanla  alışıyorsun,bu tedirginlikler geçiyor.Ne yapman geretiğini otomatik olarak biliyorsun ve eskisi kadar korkmuyorsun.İşte ben de öyle,anneliğe alıştım.Nasıl bir anne olmalıyım arayışında değilim artık,nasıl bir anne olduğumu biliyorum.Kendi limitlerimi ve kurallarımı  ve benim çocuğuma neyin iyi geldiğini biliyorum.Yinede tüm bu kuralların hergün değişebileceğini ve bunun normal olduğunu da biliyorum:)

En en önemlisi,yanlız olmadığımı biliyorum.Her annenin benim yaşadıklarımı yaşadığını,zaman zaman bunalmanın ayıp olmadığını,çocuğa aşırı ilgi göstermeinin onu şımartmayacağını,her annenin çocuğu için endişelendiğini,büyüdükçe bu endişelerin geçmediğini sadece değiştiğini biliyorum.

Son olarak;en başta sorduğum soruları bana yöneltirseniz;
büyüdükçe kolaylaşıyor fakat bana o en zor gelen ilk zamanlar varya,anneliğin en büyülü ve en muhteşem anlarıydı derim.