Çalışmayan anne yoktur
04:31
Toplumda herşeyi olduğuı gibi,ne yazıkki anneliği de etiketliyoruz.Katagorilere
bölüyoruz,zorluk derecesine,performansına göre değerlendiriyoruz.Bunu çocuğun yokken yapmak daha da kolay,ben de
yapıyordum.Fakat anne olunca,anneliğin gruplandırılamıyacağını,iyi veya kötü
diye ayrım yapalamıycağını görüyorsun.
Eskiden,hergün işe gitmek zorunda olmayan,aynı zamanda evde
yardımcısı bulunan kadınlara inanamazdım.Ne yapıyor ki derdim?Bütün gün ne
yapıyor bu anne?Çalışıp,çocuklarını anneanne veya babaannelere bırakan
ebeveynler hakkında da,’ne kadar yanlış,onları yormaya ne hakları var,bulsunlar
bir çaresini ama anane babaneleri bu kadar
yormasınlar,benciller.’derdim.Eleştirilerim bunla da bitmezdi,yatılı kadın
alanlar suçluydu gözümde.Sonra eğer anne çalışmıyorsa,baba sabah işe
gidiyorsa,anne geceleri babayı uyandırmamalı diyordum,’o adamcağız sabah
erkenden işe gidecek’ diye düşünüyordum.Tabii anne olunca tüm bu söylediklerimi
ve düşündüklerimi yedim yuttum.
Anne sabah uyanır,koşturur,sonra çocuk uyur,anne dinlenir,çocuk
uyanır,gezmeye giderler,sonra bebek biraz daha uyur,anne biraz daha
dinlenir,akşam olur,baba gelir,anneye yardım eder,bebeğin uykusu gelir,bebek
uyutulur,anne ile baba biraz keyif yaparak,gece bir kaç kez uyanılır,aralarda
uykusya devam edilir,dinlenilir,sabah olur……..uzaktan gözüken en genel ve güzel
tablo budur,çalışmayan bir annenin hayatında.Yanlış olan kısım ise,anne
dinlenir kısımlarıdır,molalardır.Anne dinlenemez ne yazıkki,çünkü bebek uyuyunca
tamamlanması gereken işler vardır,biberon yıkamak,çocuğun bir sonrakli
yiyeceklerini hazırlamak,gün içerisinde pislenen çamaşırları yıkamak,hızlıca bir banyo yapmak,şanslıysan ihtiyaçlarını
karşılamak…bunlardan ilk akla gelenlerdir.tabii bunlar BEBEK UYURSA
yapılabilir,bir de uyumayan veya çok çabuk uyanan bebekler vardır.(Emir de bu
katagoriye giriyor ne yazıkki)
Anne olan kadın artık hep yorgundur,her daim bi yeri
ağrır,hep yapıcak bir işi vardır,bir de kendine vakit ayıramamaktan dolayı
ekstra bunalmış olabilir.Bu işler sevgiyle yapılır,çocuğa negatiflik
yansıtılmaz,ilk yazılarımda daha once belirttiğim gibi,bebeğini ilk kucağına
aldığı andan itibaren,biz kadınarın içinden gerçekten başka biri çıkıyor,daha
once yapamayacağını düşündüğü herşeyi yapan bir kadın.Çok güçlü bir kadın.4
saat uykuyla kendini çok iyi hissedebilen bir kadın.Bu kadın yaptıklarını
fedakarlık olarak asla görmez,onun doğası budur artık,yük gibi görev gibi
yapmaz hiç birşeyi,tek istediği çocuğunu en iyi şekilde büyütmek,bakmaktır.Ama
sonuçta anne de bir insandır,işte dışardan bakıldığında atlanan veya unutulan
nokta budur.Bunu en çok unutan ise,aslında annenin kendisidir.Bazen bunu hatırlar ve nefes almak ister.Eğer yardım
alabileceği birileri varsa etrafında,.çok şanslıdır.Çünkü anneler bir sure
sonra kendini kaybeder,bir dahada bulamayabilir.Bulması için yardım alması
şarttır!Dost,bakıcı,anne,kayınvalide,kardeş,abla….farketmez,güvenilebelicek
biri olsun yeterki..Yardımı alınca da herşey toz pembe olmaz ne yazık ki,çünkü
bu süreçte de,anne sürekli vicdan azabı ile savaşır.Sürekli!Annelik eşittir
vicdan azabı diye düşünüyorum ben.Anne kendine vakit ayırdığı için kendini
suçlu hisseder,çocuğunu bıraktığı için kendini kötü anne ilan eder.Dışardan
gözüken de budur.Yardım alan anne,kötü annedir!Yeterince fedakar değildir,Üzerine
düşen görevi yapmamaktadır.
Halbuki hayatı bu kadar zorlaştırmanın neresi iyidir ki?
Yardımcı alan,yada gün içerisinde kendisine yardım edecek bir annesi,ya da
dostu olan bir kadın,daha az annemidir?Yada hiç yardım almadan çocuğunu
büyütene madalya mı takılacaktır?Yoksa çocuğu büyüyünce ‘annem beni yardım almadan
büyüttü’ diye annesini diger çocuklardan daha farklı mı sevecektir?
Ben imkanları
dahilinde,herkes elinden gelen her yardımı almalı diye düşünüyorum
artık.Çünkü bu bir yarış değil,bu bir ‘kim daha iyi anne’ ödül töreni hiç
değil.Bu;sadece en iyi anne olabilme ve bu süreçte akıl sağlığını en iyi
düzeyde tutabilme çabasıdır.Her insan farklıdır bence.Hepimizin,psikolojisi,şartları,sağlığı,maddi
durumları birbirinden farkılı,ama hepimiz çocuklarımızı kendimizden daha çok
seviyoruz.Bu ne zamandan beri yeterli olmuyor?
Peki,bir anne çalışmasada,ev geçinebiliyorsa,fakat çalışma
hayatına devam etmek istiyorsa,suçlu mudur?Kötü müdür o kadın?Kendi hayatına
devam etmek istiyor diye,bütün gün evde çocuk bakarsa daha mutsuz bir insan
olacağını düşünüyorsa,ona dünyanın en bencil ve kötü kadını gözüyle mi
bakmalıyız?Çocuğunu güvenerek emanet edebileceği varsa ve herkes mutluysa,anne
ise kendini birazcık,çocuk bakından başka bir işe yaradığını hissedebilmek
istiyorsa,asla çocuğunu özlemiyor,sevmiyor anlamına mı gelir?
Peki,bakıcıyı tutabilecek maddi gücü olduğu halde,çocuk bakım
işini kendi annesinin yapmasını tercih eden bir kadın,haksız mıdır?Sonuçta
canını emanet ediyordur.Canını emanet edebilceğin kişiyi kendi seçme
özgürlüğümüz yok mu artık?Hele ki anneanne/babaane halinden gayet
memnunsa,problem nerdedir o zaman?
Babalar çalışıyor diye,işe gitmeyen bir kadın onadan daha mı
az yoruluyordur?Yardıma daha az mı ihtiyacı vardır?İkisi de güne daha hava
aydınlanmadan başlamıyor mu?İkisi de gün içerisinde deli gibi koşturmuyor mu?
Peki çalışan anneler,çalışmayan annelerin daha az
yorulduğunu söylemesi,ya da çalışmayan annelerin çalışan anneleri ‘ohhh,sen de
çocuk mu bakıyorsun?’ diye suçlaması nasıl bir mantıktır?
Birgün emzirme odasında tanıştığım bir anneden şu cümleleri
bile duydum ben, ‘ben oğlum doğunca işi bıraktım,ona gore yaşarız,bir çaresini
buluruz.Çünkü ben çok anaçım.Diğer kadınlar benim gibi değil.Nasıl çalışıyorlar
hayret ediyorum.Her kadın çocuğuna benim kadar bağlı değil’.Bu cümlede kendini
mi övüyor,çalışan kadınları çocuklarına yeterince bağlı olmamaklamı
suçluyor,yoksa kendinden başka her anneyi eleştiriyor hatta yerin dibine mi
batırıyor,çözemedim.Dedikleri karşında şoka girdim..’Ne güzel’ dedim
sadece,birşey demeye gerek yok,çünkü belli ki o herşeyi biliyor:)
Her birimiz,ne yazıkki,bizden başka herkesin hayatını,kararını
eleştiriyoruz,iyi veya kötü diye belirlediğimiz yerlere hoooop diye
yerleştiriyoruz.Biri bize birşey anlatırken ister istemez kaşımızı
kaldırıyoruz,bazen ağzımızı tutmayı başarsakta mimiklerimize engel
olamıyoruz,ben sadece yüz ifadesiyle
karşındakini eleştirebilen gördüm.(Eşime gore bunu ben de yapabiliyorum)Bu
bahsettiğim sadece annelik veya babalıkla ilgili de değil.Hayatımızın her
noktasında,etrafımızdan onay alma ihtiyacı hissetmeye başladık.Herkes her hangi
bir konuda,karşısındakinden daha iyi,daha haklı olduğunu ispat etmeye
çalışıyor.Ön yargılarımız ,inanılmaz fazla.İlla herkesi bir kalıba sokacağız.
Tekrar ebeveynlik konusuna dönersek,bence DOĞRU/YANLIŞ DİYE
BİR AYRIM YOK.Olmamalı.Herkesin
tercihleri başka ve bunlara saygı göstermeyi,çenemizi kapalı tutabilmeyi
öğrenmeliyiz.Karşımızdakini,biraz daha fazla dinlemeli,daha fazla empati
kurabilmeyi öğrenmeli ve birbirimize destek olmalıyız.Herkes farklıdır,herkes kendine
en uygun kararları verir,sonuçalarını da kendi yaşar.Biz eleştirme hakkını
nerede buluyoruz hiç anlamıyorum.
Geçen seneden beri adığım en büyük karar bu.’Daha az
eleştiri,daha çok empati,daha az önyargı,daha fazla saygı,daha
fazla anlayış’.Açıkçası kolay değil,susmayı başarsamda,içimden ‘pıııhhh,kafayı
yemiş bu’ darken buluyorum kendimi.Ama en azından deniyorum.Bazen
başarıyorum,birgün gelicek daha iyi bir insan olucam biliyorum.Umarım hepimiz
bunu deneriz.Karşımızdakileri oldukları gibi kabul edebiliriz.Ve en
önemlisi,umarım hepimiz ‘kimsenin onayına ihtiyaç duymadan’ ve ‘eleştirileri
kafaya takmadan’ yaşamayı başarabiliriz.Aslında herşey once ‘kendimizi
olduğumuz gibi kabul edebilmek’ ile başlıyor.
Hepinize ve kendime,sevgi dolu harika bir gün diliyorum,iyi ki varız,iyi ki anneyiz:)
0 yorum