Özledim

11:37

Bu tatili dört gözle bekliyordum,neredeyse bir yıldır.Daha hamileyken,oğlumla burada geçireceğimiz günlerin hayalini kuruyordum.Nasıl  bebek olacağını,kime benzyeceğini,neler yapacağımızı,buradayken kaç aylık olacağını merak ediyordum.O aydaki bebekler neler yapabiliyor diye araştırıyordum.

Son günlerimizde,o beklenen günlerin bitmesine sayılı günler kala,hem çok mutluyum,bir o kadarda hüzünlü.Evinden çok ayrı kalamayanlardanım ben.Düzenimi,ailemi,yatağımı,kahve bardaklarımı,balkonumu ve yaşadığım semti özledim.İlk kez bu kadar uzun tatil yaptım ve evime döneceğim için sabırsızlanıyorum.

Fakat aynı zamanda,daha dönmeden burayı özlemeye başladım.Bu tatilin bitmesi ile bir  benim için  bir sayfa kapanıcak adeta.Hep 'yaza kadar' plan yapmıştım,buraya kadar düşünmüştüm,daha ilerisi çooookkk uzaktı çünkü.Yaşarken hep 'daha çoook var' gibi gelir ya hep,sonra bir bakarsın göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş zaman.

Emir'le o kadar çok ilk yaşadık ki bu tatilde.İlk kez emekledi,ilk kez anne dedi,ilk kez kendi kendine ayağa kalktı,ilk kez denize girdi,ilk kez evinden ayrı bir yerde kaldı,ilk kez tatil yaptı...

Şimdi İstanbul'a dönerken sanki Emir'in bebekliğini burada bırakıyormuşum gibi geliyor.Her ne kadar sürekli kameraya çekmeye çalışsam da,Record'a basmak zamanı durdurmuyor işte.Çekiyorum,çekiyorum...her günün kaydı olsun diye,izledikçe tekrar yaşayalım o anları diye,hiç birşey unutulmasın diye...ama hep eksik geliyor.Daha fazla anı biriktirmeliyim diye zorluyorum kendimi sürekli.

Hayatım boyunca bunu yaptım zaten.Hep geçmişi özledim,daha bugünü yaşarken bile,bugün de geçmiş olacak diye,bitmeyen anları bile özledim.

Böyle düşününce hayatın ne kadar kısa olduğunu farkediyorum.İnsan ömrü nedir ki?Emir benim yaşımdayken ben neredeyse 60 yaşında olacağım!Haksızlık değil mi bu?İnsan ömrü ortaması daha uzun olmalı,çocuğum olunca farkettim bunu.Keşke çok erken doğursaymışım diyorum şimdi.Bir gün önce bile doğurmuş olsaydım,onunla yaşayağım bir günüm daha olacaktı belki.Ya da televizyon karşısında yattığım boş günleri daha iyi değerlendirseymişim keşke diyorum.Her dakikayı dolu dolu yaşasaymışım,bol bol vaktim varken.Keşke büyümek için bu kadar sabırsızlanmasaymışım,okul bitsin diye gün saymasaymışım,bugünleri düşünüp o kadar endişeleneceğime,o anın tadını çıkarsaymışım.Keşke...

Anın tadını çıkarabilen,bugünde gerçekten yaşayabilen ve gelecek için kaygı duymayan var mı?Bunu gerçekten başarabilenlere saygım çok büyük.

Kerem ve Paşa İstanbul'a döndü bile.Sıra bizde.Artık içimden bir ses sürekli 'hadi eve gidelim' diyor,iple çekiyorum resmen.Fakat döndüğüm gün 'bu yaz nasıl bu kadar çabuk geçti?' diye duygulanacağıma adım kadar eminim:)

Bu da bu yazının şarkısı olsun...




You Might Also Like

6 yorum

  1. Evet, anın tadını çıkarabilmek çok mühim gerçekten... Facebook'a foto koymanın derdinde herkes! Ben çıkarmaya çalışıyorum ama. :) Size de tavsiye ederim. Kafa'ya da beklerim. Kalıcı olarak.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bunu yapabiliyorsanız,bir formülü var mı?:)Umarım ben de başarıcam zamanla...Gelirim tabiiki,siz de hoşgeldiniz buarada...

      Sil
  2. Bir bebek büyürken bizi de büyütüyor galiba... ve biz de büyürken hayatın anların değerinğ kavrıyoruz galiba... yeğenim de bana aynı etkiyi yaptı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız,ne kadar doğru bir cümle.Hergün Emir'le birlikte ben de büyüdüğümü,olgunlaştığımı ve öğrendiğimi farkediyorum.Bebekler harikalar:)

      Sil
  3. ayyyyy hadi sonbaharda da başka ilkler oldum ama o zamaaaan :)

    YanıtlaSil